Türkler ve Ruslar, yaklaşık 15 – 16 asırdır bazen iç içe, bazen komşu, bazen savaş ve bazen de barış içinde yaşayan; fakat modern zamana kadar siyasi, iktisadi, sosyal ve askeri ilişkilerini sürdüren iki millet olmuştur. Türklerin anavatanı bilindiği gibi Orta Asya’dır. Miladi 4. asırda Orta Asya’dan batıya doğru başlayan göç hareketleri bu iki önemli milletin tarihlerini de kesiştirmiştir. Bu nedenle Türk dünyası deyince sadece Orta Asya akla gelmeyecektir. Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan bir coğrafya ve Türklerin bir zamanlar hâkim olduğu Kuzey Afrika’yı da içine alan geniş bir alan bu ta-nım içine girebilir. Rus dünyası deyince de sadece Moskova ve etrafından ziyade, Kam-çatka Yarımadası’ndan Doğu Avrupa’ya kadar olan geniş bir yelpaze aklımıza gelmelidir. Dolayısıyla iki dünyayı birleştirdiğimizde Orta Asya’dan Avrupa’nın ortalarına kadar geniş bir alan karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu bu geniş coğrafya, pek çok ilme ev sahipliği yaparak inceleme ve araştırmalara da imkân sağlamaktadır.
İlmi bir mücadele içinde olan bilim insanlarının yollarına bir nebze de olsa ışık tuttuğumuz, yeni bakış açıları ve fikirler oluşmasına vesile olduğumuz düşüncesi ve umudu ile onurluyuz. Kongremizin kazanımlarının bilim dünyasına ve her iki ülkeye faydalı olmasını temenni ediyoruz.