Türk milleti, tarih boyunca sadece askeri kudretiyle değil, aynı zamanda bilim, kültür ve düşünce alanındaki üretimleriyle de dünya milletleri arasında saygın bir konum elde etmiştir. Orta Asya’dan Anadolu’ya, Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve oradan da Cumhuriyet’e uzanan bu köklü tarih, bizlere şunu açıkça göstermektedir: Bilimle donatılmamış bir ülkü, hayal olmaktan öteye gidemez; ülküsüz bir bilim ise milletin ruhunu kaybetmesine yol açar.
Bu eserin yazılış amacı, Türk milliyetçiliği ve ülkücülük fikrini, çağımızın en önemli alanı olan bilim ve teknolojiyle bütünleştirmektir. Çünkü günümüz dünyasında milletlerin bağımsızlıklarını koruyabilmeleri, sadece sınırlarını askeri kuvvetle savunmalarına değil, aynı zamanda ekonomik, teknolojik ve fikrî üstünlüğü ellerinde tutmalarına bağlıdır. Bir milletin varlığı, düşünce gücüyle bilimsel yetkinliği arasındaki dengeyle geleceğe taşınır.