Kelimelerden seslere, seslerden yazı şekline ve sonra da hayal dünyama girip çıktım. Tanıdık ve bildik kelimelerinin manalarına takıldım. İkisini yan yana gelmiş olmasıyla rahat bir nefes aldım. İki kelime üzerinde düşünmek iyi gelmekte desem... Onlar geldi yanıma, oturdular karşının ve bir de bağdaş kurunca, düşündüklerimi tamamlamış oldular.
Yüzlere, canlılardan ne kadar varsa, onların yüzlerine bildik ve tanıdık kelimelerinin manasıyla bakmaya kalkıştım. Biliyordum kimisini, özelliklerini biliyordum. Yeterli gel iniyordu ki... Tanımıyordum dediğimde bir şey söylemek gerekiyordu gibi.
Bilmenin tamamlayıcısı olan kelime yani tanımak kelimesi neler eksikti ki, o tamamlamaktaydı? Duyu organları hepsi devreye girse de... Hariçte kalan neydi? Yani tamamlayıcı olanı bulmalıydım. Okumakla, bilmeğe adım atmıştım. 0 tamamdı. Duyu organlarını da yanıma almıştım... Onların işlevleri de yerinde...
0 şeyleri biliyordum, ama hâlâ o şeyi veya o kimseyi tanıdığımı söylemek zordu. Hatta imkânsızdı. Temas sağlamakta olan derim olmalıydı... Bilmek için görmek, işitmek ve... Ve ne?
Tamam buldum... Tanımak öyle uzaktan olacak gibi değil... Yanında olacaksın. Koklayacaksın ve dokunacaksın. O şeylere ve kimselere temas etmeden olmayacak... Birlikte olacaksın, birlikte zaman geçireceksin. İşte o zaman bilmek ve tanımak İkilisi hayat bulur...